Maria Montessori’nin yıllar süren gözlemlerden sonra Montessori, herkesin yetişkinliğe giderken geçmesi gereken dört ayrı gelişim planı olduğu sonucuna vardı: Bu gelişim dönemleri 0-6, 6-12, 12-18 ve 18-24. Çocukların ve gençlerin farklı becerilere ve etkinliğe çekildiğine inandıkları her dönem eğer onlara araştırma ve uygulama fırsatları sağlandıysa, çocuklar olağanüstü̈ ilerleme kaydedebilirler. 

Maria Montessori ’ye göre bir kişi 24 yaşında yetişkin sıfatına erişir. Bu yaşta kişilik inşaası tamamlanır.
Maria Montessori, bir insanın 4 gelişim evresinden geçtiğinden bahseden Gelişim evreleri arasındaki fark o kadar büyük ki, her yeni gelişim evresine «yeniden doğma» denir. 

Montessori gelişimin dört evresini altı yıllık periyotlar halinde kısımlara ayırmıştır. 

  • 0 -6 yaş ilk çocukluk dönem
  • 6 -12 (Çocukluk Dönemi)
  • 12 -18 (Ergenlik Dönemi)
  • 18 -21 (Yetişkinliğe Geçiş) 

Ayrıca, bireyin gelişimin bir sonraki aşamasına geçmesi için her bir gelişim düzleminin ihtiyaçlarının tam olarak karşılanması gerektiğine inanıyordu. Her insan, gelişmekte olan çocuğa gelişim aşamalarının ihtiyaçlarını karşılayan deneyimler arayışında rehberlik eden içsel veya içgüdüsel bir dürtü̈ (Montessori’nin “horme” olarak adlandırdığı) doğar. 

Gelişim dönemleri döngüseldir, sıralı (her düzlem bir öncekinin temeli üzerine inşa edilir) ve farklıdır (her geliştirme düzlemi, belirli alanlarda öğrenme için en uygun zaman; bir beceriyi tam olarak öğrenmek için en iyi zaman olarak nitelendirilir. Bu dönemlerin dışındaki zamanda öğrenme becerileri çocuk için daha az etkili ve süreç̧ daha uzun zaman alır. 

Çocuk doğumdan olgunluğa geçen, aşamalar tamamen doğrusal olarak düşünülmemelidi. Her düzlem yeniden başlar ve yeni bir dizi özellik, ihtiyaç̧ ve davranış̧ ortaya çıkarır. Bir dönem zirveye ulaştığında, geri çekilmeye başlar ve bir sonraki aşamaya geçişin başlangıcına yol açar. Montessori buna “yaşamın yapıcı ritmi” adını verdi. Her aşamanın hassasiyetleri gelişimi yönlendirir ve dönemler boyunca hareketin ritmini belirler. (Camillo Grazzini, “The Four Planes of Development”, s. 31, Namta Journal, Cilt 29, No. 1, Kış 2004) 

Her gelişim dönemlerin çocuğun yaşamında kalıcı geçmesi gereken önemli bir özelliği temsil eder ve her dönemin bir sloganı vardır. Birinci dönem çocuk bağımsızlık için çaba gösterir. Montessori, öğretmenine “Bana kendim yapmama yardım et ” diyen küçük bir çocuğun hikayesini anlattı.”(Montessori, “Dört Eğitim düzlemi”, s. 4, 2004’te yeniden basıldı) ikinci dönemde çocuğun entelektüel bağımsızlığa doğru çalıştığı “Kendim için düşünmeme yardım et olarak değiştirir. Üçüncü Dönemde ergen sosyal / duygusal Bağımsızlığa doğru hareket eder; “Kendimi bulmama yardım et.”

Dördüncü̈ dönemde, ekonomik bağımsızlık için çabalıyor;” kendimi desteklememe yardım et.” 

Çocuk bir düzlemden diğerine geçerken, Yetişkin her aşamada fiziksel ve zihinsel tezahürleri tanımalı ve bu ihtiyaçlara uygun bir ortam hazırlamalıdır. Bu ortamda, çocuk kendi iç gelişim yasaları tarafından yönlendirilen kendi kendini inşa etmek için gerekli olan işi yaparak özgürce hareket edebilir. Çocukluktan ergenliğe (Clio, 2003 baskısı) adlı kitabına girişte Montessori şöyle yazıyor:, 

“Geleceğe dair vizyonum artık sınavlara giren ve bu sertifikasyona devam eden insanlar değil…ancak, bağımsızlığın bir aşamasından Daha Yükseğe, kendi faaliyetleriyle, bireyin içsel evrimini oluşturan kendi irade çabalarıyla geçen bireyler. 

GELİŞİMİN BİRİNCİ EVRESİ (0-6) 

Çocukluğun ilk üç senesinde yürüme, konuşma ve sütten kesilme gibi fiziksel, ruhsal, sosyal değişimler gözlemlenir. Montessori göre doğal gelişim olarak adlandırılan bu dönem çocuğun bağımsızlığında yolunda attığı ilk adımlardır. Annesi bebeğine yürümeyi ve konuşmayı” öğretmez”; bebek bağımsız olarak dil, hareket ve duyusal algılamalar için zihinsel ve fiziksel güçleri geliştirir.

İlk gelişim düzlemi doğumdan altı yaşına kadar gerçekleşir. İki alt düzlem, (doğum-3) ve (3-6) ayrılmıştır. 

Montessori, doğumdan yaklaşık 3 yaşına kadar bu ilk alt düzlemdeki çocuğu “bilinçsiz yaratıcı ” olarak ifade eder .”Yaşamın bu en önemli döneminde, çocuk öğrenmenin bilincinde değildir, ancak olması gereken kişiyi yaratır. Bu zaman hakkında çok az şey hatırlıyor ve yine de bu ilk yıllarda olan şey sonsuza dek onun bir parçası haline geliyor. Bu dönemin en önemli özelliği çocukların “emici zihne sahip olmalarıdır. Çocuk yaşadığı çevre bilgiye zahmetsizce öğrenir.

  • Bu dönemin ikinci en önemli özellik duyuların kullanımıdır. Çocuklar dünyayı duyuları aracılığıyla tanır, keşfeder, bilgi ve deneyime dönüştürür. Bu sebeple bu dönemde yapılan etkinliklerin duyuların kullanılması zihinsel gelişimini katkı sağlar. 

Çimler de oturan bir bebek düşünün…serin, nemli çimleri hissediyor, belki de cildini tozlayan bir esinti, parlak yeşil rengi görüyor, etrafındaki sesleri dinliyor, muhtemelen bir avuç çim kapıyor ve ağzına koyuyor, bir yüz yapıyor… Belki de annesi gülümsüyor ve “evet, bu çimen ” diyor ve telleri uzanmış dilinden ve elinden yavaşça çıkarıyor… Bebek çevreden duyusal girdi alıyor ve bu çimleri kapmak ve ağzına almak için arzusunu ve kaslarını koordine ediyor. Bu basit ve sıradan görünüyor, ancak gelişimi için çok önemli. Montessori şöyle yazdı: “ego, örgütleme ve koordine etme, iç ruhunu ve ifade organlarını sürekli bütünleştirici deneyimlerle birliğe getiriyor. Bu nedenle, çocuğun kendiliğinden hareket etmesi, eylemlerini seçmesi ve yerine getirmesi önemlidir.”(Montessori, çocukluğun sırrı, “el ve beyin”, s. 81, Orient Longman, 2006) 

  • Bu dönemin üçüncün en önemli gelişimi Sosyal ve Duygusal gelişimdir. Çocuklar okula başlar aile ortamından ayrılarak yeni bir sosyal çevrenin üyesi olmayı deneyimler. Arkadaşlık ilişkileri gelişir, aile üyeleri haricince yeni bireylerle tanışır. Aile birinci öneme sahip olmaya devam ediyor ancak şimdi daha geniş bir sosyal bağlamda çalışmaya ve bağımsızlığını kazanmaya devam etti. ilk gelişim düzlemi sona erdiğinde, kendine güvenen, yetenekli ve bağımsız bir çocuk görmeliyiz. Fiziksel bedenine komuta eder ve seçimler yapmak için kendi kendini kontrol edebilir ve onlara göre hareket etmek için gerekli becerileri kullanabilir. 
  • Çocuğunuzla gerçek dilde konuşmak, okumak, onlara şarkı söylemek, onlara bir şeyler anlatmak; bunların hepsi dil edinmelerine ve kendilerini ifade edebilmelerine yardımcı olacak. Çocuklara bu dönemde dil edinimin gelişimini desteklemek için birçok konuda konuşabilir özellikle zor görünen kelimeleri kullanarak onların ilgi noktalarını arttıra bilirsiniz. Maria Montessori dil alanında terminolojik kavramları çekinmeden çocukların öğretimine sunmuştur. 

Bu yaşam emeği boyunca, kendini yaratmada, çocuğu birleştiren sevgidir. Kelimenin ortak, duygusal anlamında aşk değil, çocuğun bilincini dolduran bir sevgi. Bu sevgi, kendi kendini inşa etmesine eşlik eden manevi enerjidir ve çocuğa canlılık ve neşe getirir, çünkü̈ en derin doğasının ona rehberlik ettiği şeyi yapmakta özgürdür. (Montessori, çocukluğun sırrı, “Sevginin Zekası”, s. 98, Orient Longman, 2006) 

İkinci gelişim düzlemi-6-12 yaş arası 

İkinci döneme gelen çocuğun yaşamında köklü değişimler gözlemliyoruz. Çocuğa yaşamına en iyi şekilde hizmet edebilmek için çocuğun gelişimini iyi bilmemiz ve okul öncesi yaklaşımını değiştirmemiz gerekmektedir. Hazırlanmış çevre ilkokul öğrencilere hizmet edecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Öğretmeni rolü değişiyor bu sebeple çocuklara yaklaşımız ve sunum şekillerimizde değişiklikler olmaktadır. Bu dönemi Maria Montessori “Kendinin inşası” olarak değerlendirmektedir.

Birinci evre çocuğu duyusal bir kaşiftir, duyuları yoluyla öğrenir. Emici zihin yerini akıl yürütücü zihin dönemine geçmiştir. Çocuk eskisi gibi kolay öğrenemeyecektir onun yerine düşünmesi, sorgulaması ve merakın peşinden ilerlemelidir. Zihinsel yeteneğinde aktif bir hayal gücüne sahiptir. Hikâyeler eğitim materyallerin bir parçası oluşturur. Çocuklar hikayeler üzerinde hayal gücün kullanarak derinleşirler. 

Sorgulayıcı bir zihne sahiptirler, 3-6 yaş sınıflarında çocuklara sık sık Neden? Sorusunu sorarlar ve cevapları duyduklarında kabul eder ve susar bu dönem çocuğu Nasıl? Niçin ? Nereden? Kim? gibi sorularla konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmak araştırmak her yönüyle öğrenmek için içsel bir yöneliş vardır. Bu sebeple ilkokul sınıflarında çocuklar ana hikayelerden sonra kendi başlarına araştırma yaparken akademik çalışmalarda ilerler.

İkinci Evre çocuğu “Dışa dönük” hale geliyor. Toplumun bir parçası olmanın üzerinde sorguluyor, düşünüyor. Okul dışında bir etkinliğe katılmak onları için önemli bir değer oluşturmaktadır.  Arkadaşlık ilişkileri ailenin yerine geçiyor.

Bu dönemde dış dünyada bağ kurmaya, bir rol sahibi olmanın yollarını aryan çocuk yumuşak ve narin özelliklerini kaybederek daha sert ve kaba olur. Bu onun yaşam gücünü temsil eder, bu süreçte aile bu yönünü kişisel olarak algılamaması önemli bir unsurdur.

Fiziksel Gelişimde yeni bir döneme giriş yapar. Çocukluk dönemin zayıf, güçsüz bedenin yerini, fiziksel olarak güçlü kemik gelişim tamamlamış dayanıklı ve çevik, cesur çocuklar olmuşlardır.  Bu dönem çocukları oyun alanlarında gözlemlediğimiz zaman zor hareketleri kolaylıkla yaptıkları, yüksek noktalara tırmandıkları, sallandıkları, zıpladıkları gözlenmiştir.

Adalet ve sosyal normları hakkında fikirleri vardır. Toplumda yaşanan durumları yorumlar, fikir yürütür ve sorunlar hakkında çözüm önerileri ararlar. Grup kuralları belirler, neyin doğru ve neyin yanlış olduğuna karar verirle. Öğretmenlerin ve ailelerin fikirlerini sorgular ve kendi kararlarını verirler.

Vicdan duygusu gelişiyor. Toplum kuralların ve değerlerine önemsiyorlar. Sınıf kuralların ahenk içinde devam etmesine önemserler. Barış kavramı zihinlerin şekilleniyor, bunun için çözüm önerileri üretiyorlar.

 

 

Üçüncü Gelişim Evresi :12-18 Yaş

Üçüncü evre çocukların sloganı, “ bana kendimi bulmama yardım et” der.  Bu dönem bireyin doğumu yerine sosyal doğum gerçekleşir.
13-18 yaşlarındaki insan yeni duyarlılıklar göstermektedir.  Bu evrede çocuklar topluma doğrudan katkı sağlamak isterler. Klasik metotlarla öğrenemezler. Kendileri araştırmak ve bizzat yaşamak isterler. Bu dönem diğer dönemdeki kazandıkları deneyim ve bilgiler bir araya gelir yaşam amacına hizmet edecek özel çalışmalara yoğunlaşırlar.Bu aşamadan sonra üniversiteye gidebilecek olgunlukta bir kişi vardır. Kendi eylemlerinin seçimini nasıl yapacağını bilen bir bireydir. Bütün insanlığın ait olduğu kültürde nasıl ilerleyebileceğine kendisini karar vermesi gereken bir aşamadadır. Bu aşamada insanın yavaş yavaş ilerlemesinin devam etmesi için eğitimin yaşam boyu sürmesi gerektiği gerçeğinin farkına varır. 

Ebeveynlerle, ebeveynlerin normları ve toplumun eğitim normları ile çatışmalar işte bu evrede başlamaktadır. Kendi ve başkalarının yaşamı için günün birinde sorumluluk taşımaları gerektiğini de keşfederler. Öncelikle toplumdaki konumlarını bulmaya çalışırlar yani mesleklerini ve geleceklerini sorgularlar. Bu, becerilerin ve ilgi alanlarının kendi kendine denenmesi ve kendi kendine bulunması evresidir ve otuzlu yaşlara yani iş yaşantısına kadar uzanmaktadır. Montessori okullarında bu dönemlerde MUN Montessori United National programlarıyla toplumu ilgilendiren sorunları çözüm önerileri getirirler. 

Dördüncü Gelişim düzlemi-18-24 yaş 

Bu dönemin en önemli sloganı “Kendimi desteklememe yardım et.”. Yetişkinliğe geçiş yaparlar. Potansiyelin gelişi diğer üç dönemin gelişimine bağlıdır. 

Eğitim ve Barış Kitanında “ Eğer insan misyonunu anlarsa ve kendi varoluşunun kanunlarına bilerek ve akıllıca kabul ederse, aniden hayatının değişebileceğini ve bugün zorlukların yerini sevinci yaşayabileceğini keşfederdi.